Tutku (Yunanca πάσχω (pasho) "acı çekmek, harekete geçmek"1 ve Geç Latince (çoğunlukla Hıristiyan2) passio "tutku; acı çekmek" (Latince pati "acı çekmek"; sıfat-fiil: passus)), belirli bir kişi veya şeyle ilgili olarak güçlü ve inatçı veya zar zor kontrol edilebilen duygu veya eğilimi belirtmek için kullanılan bir terimdir.
Tutku, kelime anlamı olarak; bir fikre, teklife veya amaca duyulan hevesli ilgiden veya hayranlıktan; bir ilgi veya faaliyetten coşkuyla zevk almaktan; bir kişiye karşı güçlü çekim, heyecan veya duyguya kadar değişebilir. Çoğunlukla aşk duygusuna eşlik etse de, tek başına da güçlü bir duygu olabilir. Çoğu zaman kişinin bilinçli kontrolü dışında oluşmuş derin bir duygu ve düşünce bağlılığının varlığı söz konusudur. Nitekim TDK Sözlük'te "İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras" olarak tanımlanmıştır.3
Denis Diderot ise (1713-1784) tutkuları şöyle tanımlar:
"Kan ve hayvan ruhlarının bazı düzensiz hareketlerinin neden olduğu veya bunlara eşlik ettiği belirsiz bir zevk veya acı hissi ile birleşen, belirli bir yoğunluğa taşınan düşkünlükler, eğilimler, arzular ve isteksizlikler tutku olarak adlandırdığımız şeydir. Ruhun bir anlamda tutku adının geçtiği yerde pasif hale getirildiği bir durum olan tüm kişisel özgürlük uygulamalarını engelleyecek kadar güçlü olabilirler. Ruhun bu eğilimi ya da sözde eğilimi, kendi içinde tutku uyandıran bir nesnede büyük bir iyilik ya da büyük bir kötülüğün bulunduğuna dair sahip olduğumuz düşünceden doğar."
Diderot, ayrıca tutkunun yol gösterici ilkeleri olarak gördüğü haz ve acıyı dört ana kategoriye ayırır:
Duyuların zevkleri ve acıları
Zihnin veya hayal gücünün zevkleri
Kusursuzluğumuz; veya erdemlerin veya kusurların kusurluluğu
Başkalarının mutluluğu veya talihsizliğindeki zevkler ve acılar
İsmet Emre de tutkuyu şöyle anlatmaktadır:4
"Tutku; bilincin eğilim gösterdiği şeye yürümesi değil, kendini onun kollarına bırakmasıdır. Yapmaktan keyif aldığı eylemle önce kısa süreliğine göz göze gelmesi, ardından tükenene değin onun peşinden ‘sürüklenmesi’dir. Tutku bir etkilenme değil, bir çarpılmadır; bir uyuşukluk değil, bir sarsılmadır; bir ulaşma değil, bir yolculuktur."
Modern pop-psikolojiler ve istihdam sağlayan kurumlar, "tutku" ifadesini destekleme ve hatta teşvik etme eğilimindedir; önceki nesiller bazen daha da incelikli bakış açıları ifade etmişlerdir. Örneğin Schroeder (Temmuz 1917)5
Orijinal kaynak: tutku (duygu). Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
"Psychology, democracy and free speech" Medico-legal Dergisi. New York Medico-Legal Derneği. 34 (4): 4. Erişim tarihi: 7 Mart 2020. '"Alınganlık hissedecek kadar cahilce bir tutkuya sahip olan herkes, zorunlu olarak her şeyi, bu tutkulu cehaletin her şeyi bilmesini sorgulayan kötü bir eğilim olarak kabul etmelidir. Alışılmadık düşüncelere veya kelimelere duyulan tutku ve korku, olgunlaşmamışlığın ve çatışmanın, yani cehaletin belirtileridir ve tüm bunlar sansür arzusuna yol açar." ' ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page